Soru

Kader ve Dünya

Cenab-ı Allah herşeyi biliyor ezelden ebede kadar... Madem herşeyi biliyor neden cennete gidecek kulunu cennete, cehenneme gidecek kulunuda cehenneme göndermiyor.?

Tarih: 2.09.2011 21:39:18
Okunma: 6336

Cevap

Bilmek ayrı bir şey, bilinen şeyi gerçekleştirmek ayrı bir şeydir. Acaba bir hakim bir insanın suç işleyeceğini önceden kestirip daha suç işlemeden ona ceza verse o hakime denmez mi ki işlenmemiş bir şeyden dolayı neden cezalandırıyorsun? 

Bilinen fakat işlenmemiş bir suçtan dolayı insanlar cezalandırılmazlar. Böyle bir hareket adalet ilkesine ters düşer. Her insan hata etme, yanlış yapma, zarar verme, suç işleme potansiyeline sahiptir ve bunları da yaparlar. Bunu bütün insanlar bilirler. Fakat eylem meydana gelmeden kimseye de ceza verilmez. Eğer aksi olsaydı bütün insanların şu anda adalet mekanizması gereği cezalandırılmaları gerekirdi.

 Bir yanlışın, suçun, günahın işleneceğini bilmek, suçluya ceza vermek için yeterli değildir. 

Hem ceza veya ücret, mükafat bir sonuçtur. Bir eylemin arkasından verilir. Kullar daha amellerini işlemeden neyin sonucu verilecektir. Verilirse ne kadar isabetli olabilir.

Burada birkaç noktanın bilinmesi gerekiyor.

1. Cenab-ı Hakk'ın kader ilmi sebeble müsebbebe beraber taalluk eder. Yani herhangi bir kulun cennetlik veya cehennemlik olması onun yapacağı amellerle birlikte tayin edilmiş. Dünyaya gönderimezse cennet veya cehenneme gideceğine nasıl hükmedilecek?. Cenab-ı Hakk kulunu tecrübe etmeden cehenneme gönderse kul itiraz etmez mi?

2. Hz. Adem'in cennetten çıkarılması meselesinin izahında denildiği gibi, insan bu dünyaya istidatlarını inkişaf ettirmek için gönderilmiştir. Yani bu dünyada yaşadığı hadiseler, tecrübeler neticesinde kendisine verilen çekirdek hükmündeki istidatlar inkişaf eder. Bu şekilde Cenab-ı Hakk'a olan marifeti artar. Dünyaya gönderilmese idi bu istidatlar inkişaf etmezdi. Halbuki insanın yaratılmasının hikmeti ve onu meleklerden ayıran husus bu istidatların inkişafıyla esma-i ilahiyeye ayine olabilmek ve o esmayı anlayarak Cenab-ı Hakk'ı tanımaktır.

Unutmayalım ki, mahlukatın (dolayısıyla insanın) yaratılmasındaki neticelerin yüzde doksan dokuzu Cenab-ı Hakk'a aittir. O'nun esmasına hizmettir. Bu ise ancak dünyaya gelip, imtihana tabi olup, istidatların inkişaf etmesiyle mümkün olur. Bu konuyu izah için şöyle bir misal verebiliriz: Üniversiteyi kazanan bir kimse doktor, mühendis veya avukat olmaya namzettir. Hiçbir eğitim almadan bu ünvanlar o kimseye verilmez. Halbuki o talebede doktor, mühendis veya avukat olma istidadı vardır. Ama o istidat, aldığı eğitim neticesinde inkişaf edecektir. Onun için eğitimini tamamlaması beklenir. Daha sonra bu ünvanlara sahip olur.

İnsan da cennet veya cehenneme namzettir. Ancak ömrü boyunca yaşadığı olaylar,tecrübeler onun şerre veya hayra olan istidatlarını inkişafa ettirir. Bu istidatlarınn inkişafı neticesinde hayır tarafı ağır gelirse cennete, şer tarafı ağır gelirse cehenneme layık olur.


Yorum Yap

Yorumlar

Kim samimiyetle bir şey isterse Allah ona onu verir. Yani burdan anlaşılıyor ki: kim Allah'dan iyi biri olmayı istese Allah onu iyi eder. Saidler arasına katar. Kim de iyi olmayı istemezse yani hayrı istemezse ve kabul etmezse ve kötülüğü kabul ederse kötülüğü isterse kötü olur. Eşkiya olur. Şaki olur. Yani Biz Cenab-ı Hakk'dan said olmayı istiyoruz o da bizi said ediyor. Şaki olmayı istiyoruz o da bizi şaki ediyor. Bize seç diyor iyi mi olmak istersin kötü mü? Sen ne istersen ben seni öyle yapacağım diyor. Kader işte böyle bir şey biz istiyoruz Allah Azze ve Celle yaratıyor. O ezel ve ebedi geçmiş ve gelecek ve hazır zamanı bildiği için kaderimize yazıyor. Ne istiyeceğimizi de biliyor ne olacağımızı da biliyor. Allah bilip yazdığı için biz yapmıyoruz. Belki bizim ne isteyeciğimizi ve ne yapacağımızı bildiği için yazıyor. Ve bu yazıya da kader deniyor.
Gönderen: احمد سعيد ياشار كورت
Tarih: 19.01.2012 23:17:21